Kayıtlar

‘’BİR BAŞKADIR’’ BENİM MEMLEKETİM

Resim
Netflix, Türkiye dizilerine bir yenisini daha eklerken aslında aramıza bir şeytan tüyü bıraktığının farkında mıydı? Ya da bu kadar çok konuşulacağını tahmin edebilir miydi? ‘’Bir Başkadır’’ yaralara dokundu belli ki. Ancak dizinin senaristi ve yönetmeni Berkun Oya’nın yaralara dokunmak gibi bir niyeti yok. Amacı yaralara dokunmaktan ziyade, Türkiye’nin geçmişteki politik durumunu, sosyo-ekonomik yapısını, ideolojik bilinçaltını ve zihin dünyasını bugünüyle harmanlayarak fikir teatisi yapmak. Bazı eleştirmenlerimizin zoruna gitse de biz buyuz. Evet, Türkiye bu. Evet, ‘’Bir Başkadır’’ Türkiye. Her yanı bir başkadır. Taşrası da taşralısı da, şehri de şehirlisi de, solcusu da sağcısı da, dindarı da inançsızı da, doğulusu da batılısı da, zengini de fakiri de bir başkadır. Kısacası Bir Başkadır, bizden biri. Olumlu ve olumsuz birçok eleştiri alan dizinin genel anlamda sevildiğini düşünüyorum. 12 Kasım 2020’de Netflix’te gösterime giren Türk dizisi Bir Başkadır’ın senaristliğini ve yönetmen

LA AMİSTAD: BANA ÖZGÜRLÜĞÜMÜ VERİN!

Resim
Kara kıtanın, ‘medeni beyazlar’ tarafından sindirilmiş insanlarının gerçek öyküsünü anlatıyor   La Amistad . Bir özgürlük mücadelesine dayanıyor konusu. Bir tırnak ve bir çivi ile başlıyor bu muazzam hikâye. Hikâyemizin kahramanı Cinque’yu sindirmek o kadar da kolay olmuyor beyazlar için. Cinque tırnaklarıyla kazıyarak kazanıyor özgürlüğünü, ve milyonlarca köleninkini. İspanyolca bir kelime olan La Amistad, ‘arkadaşlık’ anlamına gelmektedir. Gerçek bir hikâyeye dayanan  film de ‘köle’ gemisine verilen isimdir. Bu gemide 44 tane Sierra Leone’lu siyahi insan vardır. Köle olarak İspanya’ya götürülen bu insanlar, Cinque adlı kölenin zincirlerinden kurtulmasıyla birlikte gemide isyan dalgası başlatır. Silahlanan köleler bir gece yarısı tüm mürettebatı öldürür. Sadece geminin kaptanını ve yardımcısını sağ bırakırlar. Çünkü kölelerin asıl derdi özgür oldukları vatanlarına geri dönmektir. Geminin kaptanından dümeni Sierra Leone’a kırmasını isterler. Kaptan da bunları kandırarak Amerika’ya doğr

MANDALİNALAR: BAŞKASININ DERİNLİĞİYLE OYNAMA!

Resim
  - Yani oğlunu Gürcüler mi öldürdü? + Evet, ama ne fark eder - Nasıl yani, oğlunun mezarının yanına bir Gürcü gömdün. + Ahmed, fark eder mi? - … + Cevap ver! - Hayır, fark etmez.” Cemre düştü. Mandalinalar filizlendi. Hayat, hayat buldu. Sonra bir ses değdi yüreklere savaş karşıtı İsviçreli yazar Hermann Hesse’in Öldürmeyeceksin adlı kitabından: “Yeryüzündeki bütün yasa kitapları gün gelip cana kıymayı yasaklasa, hatta savaşta öldürmeler de yasak kapsamına girse yine de “Öldürmeyeceksin” çağrısı sona ermeyecek. Çünkü öldürme eylemini yalnızca o aptalca savaşlarda yapmıyoruz… Dört bir yanda yaşam bekliyor bizi, dört bir yanda gelecek çiçek açıyor, oysa biz hep birazını algılıyoruz bunun; pek çok şeyi ayaklarımızın altında ezip geçiyor, adım başı öldürüyoruz.” Mandalina Bahçesi ya da Mandalinalar… 90’larda kimsenin anlam veremediği her savaş gibi anlamsız olan Gürcü-Abhaz savaşını konu ediyor film. Savaş ve yıkım başlamıştır. Savaştan yüzyıl önce bölgeye Estonyalılar yerleştiril

HUGO

Resim
  ‘’Hayatın bana öğrettiği bir şey varsa o da şudur; mutlu sonlar sadece filmlerde olur.’’ “Gayeni kaybedersen, bozuk bir makineden farkın kalmaz. Tüm dünyayı büyük bir makine olarak hayal ederdim. Makineler asla yedek parçalarıyla gelmezler. Çalışmaları için ne gerekiyorsa o kadarı olur hep. Dünya kocaman bir makineyse, ben yedek parça olamam diye düşündüm. Burada olmamın bir sebebi olmalı. Bu da demek oluyor ki, senin de burada olmanın bir sebebi var!” Yazıma filmden bu alıntı ile başlamamın sebebi, film daha izlenmeden ve sadece afişine bakılarak “Çocuk filmi mi?” sorusunun sorulması. Bana kalırsa bu ve bunun gibi güzel, derin öğretiler içeren bir film çocuklara yönelik bir film denilerek köşeye atılmamalı. Unutulmamalıdır ki, içinde her ne kadar aksiyonlu veya günümüzdeki kitlenin arzuladığı anlamda içerikler bulunmasa da en derin anlamlar sade anlatımlardan yola çıkılarak bulunabilir. Baştan söylemek isterim ki bu film, amacına ulaştığında gayet değerlenecek bir film. Martin S

Rise of Empires: Ottoman 6. Bölüm İncelemesi ve Genel Değerlendirme

Resim
Netflix 'in dizi-belgesel türündeki yapımı olan ve   İstanbul'un Fethi 'ni konu edinen   Rise of Empires: Ottoman 'ı nihayete erdirdik. Şimdiye kadar birçok açıdan 'olumsuz' manada eleştirdiğimiz dizinin birinci sezon final bölümü, yani 6. bölümü, en tatmin edici bölümü olmuş. Fakat bölümün ismi ''YIKIM'' olarak belirlenmiş. Yani, balık baştan kokmuş. Ayasofya  sahnesiyle başlayan 6. bölüm, fetihle sona eriyor. Zorlu bir mücadelenin ardından nihayet  Bizans 'ın surlarını aşan  Osmanlı  askerleri, Giustiniani'yi öldürdükten sonra şehri ele geçirir. Bizans kralı  Konstantin  ise bu kısımları dehşetle izlemektedir. Şehrin düştüğünü gördüğü vakit, atalarının mirası olan, birçok medeniyetin özendiği  Roma 'nın son kırıntısına sahip çıkmak için canı pahasına şehirde kalmaya karar verir. Ancak bu karar ölüm kararıdır. Ölmeyi tercih eder.  Evet, birçok kral gibi 'halkıyla ölmeyi' göze almış Konstantin. Peki bu kadar cengaverlik neden?

Rise of Empires: Ottoman 5. Bölüm İncelemesi

Resim
Rise of Empires: Ottoman   dizisinin beşinci bölümünü de geride bırakmış olduk. Diğer bölümler arasından sadece dördüncü bölüme 'yetmez ama evet' diyebildik. Dizinin sonuna, fethin finaline doğru yaklaştık. Bu açıdan 5. bölümü oldukça merak ediyordum.  Öcelikle, fetih tarihsel bir gerçeklik olmasa, böyle bir olayın aslında bir rivayet olduğunu, Osmanlıların Bizans'a mağlup olduğunu iddia ederlerdi. Bu mini belgesel-dizi tarzındaki yapımımız, neredeyse bunu iddia edecek kıvamda. İki taraf savaşıyor, kılıçlar çekiliyor ama sadece Osmanlı askerleri ölüyor. Tarihin seyrini değiştiren Şahi topları  Bizans' ın yıkılmaz denen surlarını döverken, surların asla yıkıldığını görmüyorsunuz. Donanmalar karşı karşıya geliyor ama Bizans adına savaşan gemilerden hiçbiri yansa da batmıyor. Diğer tüm liderler, hatta Çandarlı Halil Paşa bile Fatih'ten daha haşmetli görünüyor. Bu yorumlar eleştiri niteliğinde olamaz diyebilirsiniz. Sonuçta her dizi bir kurgudur diyebilirsiniz. Ancak en

Rise of Empires: Ottoman 4. Bölüm İncelemesi

Resim
Netflix ’in   İstanbul’un Fethi ’ni konu edinen ve ülkemizde oldukça konuşulan dizisi   Rise of Empires: Ottoman ’ın 4. bölümünü de izlemiş oldum. Açık söylemek gerekirse geride kalan diğer üç bölüme göre en keyif veren ve tarihsel gerçekliğe en çok uyan bölüm 4. bölüm olmuş. 4. bölüm  Fatih ’in çılgın planı –aslında  Akşemsettin ’in planı- olan gemileri karadan yürütme ile başlıyor. Binlerce  Osmanlı  askeri ormanı yararak gemilere yol açmaya çalışıyor. Kısa bir süre içerisinde bu yol açılıyor ve bir gece ansızın tüm donanma Bizans’ın hassas noktası olan  Haliç ’e indiriliyor. Bu kısımda zaman zaman geniş plan sahneler gösteriliyor. Dizinin başında da eleştirdiğimiz geniş plan sahneleri burada da vasatın altında kalmış. Ciddi bir prodüksiyon eksikliği var bu sahnelerde. Sıradan bir bilgisayar oyununun grafiklerinden bile daha kötü. Süreç ilerledikçe  Bizans  kanadı dışarıdan destek beklemektedir. Ancak gelen destekler Fatih’in kıvrak zekası karşısında hüsrana uğrar. Haliç’teki Osmanlı